Meçhule Mektup VI - Hala Adı "Balım"...
12 Comments Published by Rabia SERTÇE on 24 Ağustos 2007 at 23:54.Az önce, akşam ezanları okunmuş, babam işten geldiği için annem eve çağırmış ve yemeğe oturmamız gerektiği için her akşam olduğu ve hep bir önceki akşam nerde nasıl bıraktığımızı unuttuğumuz evcilik oyunumuzun bitimini yaşadım.
Bir evcilikti anılarımız.Tatlı bir masal uydurmuştuk. Kısa süre de pembe panjurlu evin hayallerini kurmaya başlamıştık. Sonra el ele tutuşup koşar adımlar defalarca nikâh dairesinin önünden geçmiştik. Bir gün oturduk takvim açtık önümüze, en anlamlı günü işaretledik. Perdeleri bile ölçtük oyuncak cetvellerle. Sanki her şey tamdı da bir perdesi kalmıştı, çocuk aklı işte. Hala gülüyorum düşündükçe...
Sonra hayal baloncukları oluştu kafamızda. Büyüdük; anne oldum, baba oldun. Masal içinde masal anlatır-dinler olduk. Ufak bir masal kahramanı katıldı aramıza Adı “Balım”.
Balım ağlardı rüyalarımda. Kalkar, kucağıma alır o bebek kokusunu içime çekerdim. O da benim kokumu alır anne kokusu ile uykuya dalardı. Ben ise beşiğe geri koyamazdım onu. Yıllardır hasreti ile yandığım düşlerimdi o. Yatağa getirir koynuma yatırırdım. Adı gibi baldı tadı. Beyaz tenli, kömür saçlı, iri gözlü bir kız. Tıpkı bendi saçları, tıpkı sendi bakışları. Hayallerde üçtük ama her akşam ezanı ile eve döner aynı gökyüzüne bakarak aynı düşleri kurar ayrı, ayrı uyurduk.
Sonra... Sonra ne oldu bilmiyorum. Biz taşındık mahalleden. Kısa süre sonra hayallerimiz de yollarını ayırdı.
Haberini uçurdu kuşlar. Ne de çabuk pembe panjurlu evin içinde yeni bir aile kurmuştun.Ben ise yeni evcilik arkadaşımla yeni oyunlar oynuyordum.
Takvimdeki en anlamlı gün geldiğinden çok önce, kuşlar son çırpınışlarıyla göç etmişlerdi yüreğimden.
Şimdi sadece gülüp geçiyorum anılara, hayallere, masallara. Burukluk değil, mutsuzluk değil, hüzün hiç değil. Ama nerden nereye geldiğini düşününce insan, hayalleri çalınmış gibi hissediyor. Hayallerin başkasının hayalleri olmuş. Sen ise başka birinin masalındaki perisin.
Bilirsin göz bebeklerimin etrafında şeffaf hale vardır. Peri olduğumdan beri o haleler daha da belirginleşti. Gözlerim daha mutlu, sözlerim daha umutlu, hayallerim daha aydınlık görünüyor. Senin mutluluğun ile de mutlu olabiliyor bir ömür boyu mutluluklar dileyebiliyorum.
Bu mektup sana eski evcilik arkadaşım. Mutlu ol, mutlu et, her güne güçlü uyan ve sevmeyi iyi öğren ki sevilmenin değerini bilesin.
Biliyorum bu mektubu sana postalamayacağım ve sen de buraya girip bu mektubu hiç okumayacaksın. Ama korkuyorum anlatmaya ömrüm yetmezse adının masalsı bir ad olduğunu bilmeyecek diye Balım. O zaman, benden -hala hayallerimi süsleyen Balım’ a- armağan olsun yazdıklarım.
Şairin de dediği gibi;
“Başka bir şehrin sabahından başka bir dilde elveda…”
Etiketler: balım, evcilik, göktan sen
parça güzel yazı ondan da güzel...
Canım yüreğine sağlık….
Bence artık “meçhule mektup” serisi ayrı bir blogu hak ediyor...
Hatta blog adı da "meçhule mektup" olsun ne dersin bence hak ediyor bu yazılar…
Rabia selamlar,
Ben de senin blogunda bi huzur buldum ki anlatamam. bu yazini sirf 3 kere okudum. girdikce de okurum. cok buyulu bir yazi. gonulden gelince boyle tesir ediyor iste biz okuyucuya. sürekli ziyaret listende olacağım.
iyi kandiller..
Muhammet beğenmene sevindim. Ayrıca Markacininden sonra seni burada görmek çok mutlu etti beni. Teşekkür ederim...
Edacım;
Belki ayrı bir blog olsa bu Meçhule Mektup lar bukadar hissederek yazamam. Çünkü ayrı bir blog demek ayrı bir stres demek o nedenle sanırım bu şekilde devam edecek. Ama kadrajdakilerin bir yerini meçhule mektuplara ayırabilirim belki.
Esra;
Yüreği ışıl ışıl olan bir blogger ile daha tanıştığıma çok memnun oldum ve bu kıymetli ziyaretin ve yorumun için teşekkürlerimi sunuyorum.
Esra;
Bir önceki yorumunda atlamışım kusura bakma lütfen. Sana da iyi kandiller diliyorum...
bir kere daha, bir kere daha.. Okudum :)
Yüreğine sağlık bir kere daha. Zamanım ölçüsünde bütün yazılarını okuyacağım. nice bir kere daha okuyacağım yazınla buluşmak dileğiyle.
Sevgilerimle
Balım'ın saçlarını tarayarak okula gönderdiğin günlerini görmek dileğiyle... Hayattan beklediğin tüm güzellikleri belkide sana kırmızı bir saç tokası getirir.
Alakasız bir yere yorum yazdım canım ama önemli silersin istersen ama herkes görsün ki ben sanmasın tamam mı ?
Ben geldim tatilden bu arada benim adımı kullanarak sağa sola pis yorum bırakanlar var aman dikkat bunu oku lütfen olur mu çok önemli arkadaşım http://www.edasuner.com/onemli/
Okurken pek de uzakta olmayan kendi çocukluğum aklıma geldi. Hani o pastel renkli çocukluk yılları. Çamurda falan oynardık. benim de bir evcilik arkadaşım vardı. Adı Melek'ti. Ama harbiden adı gibiydi. Annelerimizle pazara falan gidince çaktırmadan lahanaları yolardık,meyvaları araklardık...Ah be n'apıyordur acaba şimdi?
Kalemine,yüreğine sağlık Rabia!
Sen Gittin
Işıl ışıldı istanbul sokakları
Sen gittin
Yağmaz oldu yağmurları
Gök yüzünde ki ay soldu
Yıldızlar parlamaz oldu
Cıvıl cıvıldı İstanbul sokakları
Sen gittin
Kimseler uğramaz oldu
Geçtiğin yolları gördükçe
Göz yaşlarım durmaz oldu
Umut doluydu gözlerim
Sen gittin
Gözlerim dünyayı görmez
Sözlerim hasretimi anlatmaz
Ellerim tutmaz
Kalbim atmaz
Sigaram yanmaz
Yalnızlık peşimi bırakmaz oldu
Ölümü düşünmezdi beynim
Sen gittin
Notalardan ses çıkmaz
Şarkılar ağlatmadan durmaz
Dizlerim tutmaz
Kalemim yazmaz
isyan etme derim ama
Sözüm kendime geçmez oldu
Deli doluydu yüreğim
Sen gittin
Ruhum bedenime sığmaz
Soğuk duvarlar beni anlamaz
Üşüyorum kimseler sarmaz
Dostlar aramaz
Gitme ruhum
Gitme göz nurum
Gitme sensiz bir ben olmaz
Gitme……